28 Mayıs 2010 Cuma

100 kişiden biri siz misiniz?

Her 100 kişiden birinde görülen ve çoğu zaman fark edilmeyen Çölyak hastalığının erken tespiti için yeni bir test geliştirildi.

Çölyak, Gluten isimli proteini içeren, buğday, arpa, çavdar ve yulaf ile beslenme neticesi ortaya çıkan ve  mide-bağırsak sistemine ait şikayetlere yol açan bir hastalıktır. Nedeni bilinemez bir şekilde, son 50 yıldır giderek yaygınlaşıyor.  Küçük çocuklarda kilo alamama, boy uzamasında yavaşlama gibi belirtilerin yanı sıra,yetişkinlerde de yaşam kalitesini oldukça düşürüyor.

Yakın zamanlarda yapılan bilimsel tıbbi çalışmalar, Çölyak Hastalığı’nın her 100  kişiden birinde görülecek kadar sık olduğunu göstermiştir. 70 milyonluk Türkiye’de, hastalığından habersiz 700 bin civarında  Çölyaklı olduğu tahmin ediliyor.

Hastalığa erken tanı koyarak ve glutensiz diyetler ile beslenerek normal bir yaşam sürmek mümkün. Bunun yolu da tarama testlerinden geçmektedir. Aksi taktirde Çölyak hastalığı, lenfoma, mide-bağırsak ve meme kanserleri başta olmak üzere anemi, vitamin eksiklikleri, gelişme geriliği, böbrek ve kalpte hasarlara neden olabilmektedir. Şeker hastalığı, Down Sendromu, anemi, kısırlık, troid hastalıkları ile birlikte görülme sıklığının yüksek olduğu tespit edilmiş olup, yapılan son çalışmalar, glutensiz diyet tedavisi uygulanmayan çocuklarda, şeker hastalığı gelişme riskinin artmış olduğunu göstermektedir.

Belirtileri:
  • Şişkinlik,gaz, karın ağrısı,
  • Tekrarlayan ishal,
  • Bazen kabızlık,
  • Çocuklarda büyüme gecikmesi,
  • Vitamin ,demir eksikliği,
  • Ciltte kaşıntılı döküntü…

Çölyak Hastalığının Teşhisi İle İlgili Önemli Gelişme

Çölyak son yıllara kadar teşhisi oldukça zahmetli ve zor bir hastalıktı. Çölyak hastaları, teşhis zorluğu nedeniyle bağırsak düzensizliklerinden kansere kadar çok geniş bir yelpazede araştırılıyor ve çoğunlukla teşhis konulamadan yaşamlarını devam ettiriyorlardı.

Finlandiya’da geliştirilen ve bir süredir tüm Avrupa’da uygulanan Avrupa Birliği onaylı ÇÖLYAK TESPİT TESTİ hastalığın teşhisi ile ilgili önemli bir gelişme. Testin pozitif çıkması, kişide çölyak hastalığının olduğuna işaret ediyor. Çölyak hastası olma ihtimali öngörülen kişilere test uygulanabiliyor. Bu suretle gereksiz biyopsilerinde önüne geçilmiş oluyor.

Parmaktan alınan bir damla kan ile 5 dakika içerisinde sonuç veren, kişinin kendisine dahi kolaylıkla uygulayabileceği tarama testi oldukça güvenilir. Çünkü son tanı metodu olan ince barsak biyopsisi ile yüzde 97.4 oranında paralellik gösteriyor. Eczanelerde satılan test, aynı zamanda çölyak hastalarının glutensiz diyetlerinin takibi amacıyla da kullanılıyor.

Kaynak:
hurriyet.com.tr

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Evde bir damla kanla çölyak testi

Çölyak, gluten adlı proteini içeren buğday, arpa, çavdar ve yulaf yenmesi sonucu mide-bağırsak sistemini bozan bir hastalık. Kesin tanısı için endoskopiyle incebağırsak biyopsisi yapılması gerekiyor. Ancak şimdi bir damla kanla yapılan ve 5 dakikada sonuç veren testle tanınması da mümkün.

Çölyak olabileceği düşünülenlere uygulanabilecek bu testle, gereksiz biyopsilerin önüne geçilebiliyor. Testin negatif çıkması halinde girişimsel ve daha pahalı bir yöntem olan incebağırsak biyopsisine başvurulmuyor. Eczanelerde satılan test, çölyak hastalığı teşhis edilmiş hastalarda glutensiz diyetin izlenmesi için de kullanılabiliyor.

Ev tipi çölyak testi için parmaktan bir damla kan alınıyor. İçinde sıvı karışım bulunan tüpün içine konuyor. Kan sıvıyla iyice karışana kadar tüp çalkalanıyor. Tüpün içinde karışan ve kan nedeniyle rengi koyulaşan sıvı, test kartuşunun üstündeki hazneye damlatılıyor. 4-5 dakika bekleniyor. Kartuşun üzerinde iki çizgi oluşması kanda IgA antikorlarının eşlik ettiği çölyak hastalığı olduğunu gösteriyor.
Kesin tanı ve tedavi için kişinin doktora başvurması gerekiyor.

Eğer sonuç negatif çıkarsa, kanda IgA antikorlarının eşlik ettiği çölyak yok demek. Ancak sindirim sistemiyle ilgili şikâyetler yine de devam ediyorsa, daha fazla tıbbi araştırma öneriliyor.

Finlandiya’dan ithal edilen AB onaylı test, 52 liraya satılıyor. Doğruluk oranı yüzde 97’lere ulaşıyor.

GEREKSİZ BİYOPSİYİ ENGELLİYOR


0-18 Klinik’den Pediatrik Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, “Bu bir tarama testi. Çölyak hastalarının hasarlı dokularında gelişen antikora bakıyor. Hassas ve güvenilir. Verdiği bilgi değerli çünkü gereksiz biyopsilerin yapılmasını önlüyor” diyor. Aileler biyopsiye izin vermediklerinde bu testin sonucuna göre glutensiz diyete başlanıp, buna verilen yanıtlar izlenerek (belirtilerde düzelme, boy ve kilo artışı gibi) hastalık değerlendirilebiliyor. Hastaya herhangi bir girişimde bulunmaya gerek kalmadan, parmaktan alınan kanla, basitçe uygulanması da bir avantaj.

Çölyak, çok değişik klinik tablolarla ortaya çıkıyor. Osteoporoz, vitamin eksikliği, laktoz intoleransı, sulu dışkılama, karın şişliği, adalelerde erime, büyüme geriliği, beslenme yetersizliği, çeşitli nörolojik belirtiler gibi... Bazen hasta sadece boy kısalığı şikâyetiyle doktora götürülüyor, bazen demir eksikliği. Orta yaşta aşırı zayıflık ve osteoporoz belirtileriyle gelip, çölyak tanısı alan hastalar var.
Çocuklarda büyüme geriliği, demir eksikliği, kilo artışında yavaşlama, boy uzamada azlık, ishal gibi belirtiler varsa mutlaka çölyak olup olmadığına bakmak gerekiyor. Bu testin sonucunun negatif olması halinde başka hastalıklar düşünülebilir.

Ek gıdalara geçilince sorun kendini gösteriyor

En basit tanımıyla çölyak bir incebağırsak alerjisi. Tahılların içinde bulunan glutene karşı incebağırsak ömür boyu hassasiyet gösteriyor. Gluten, incebağırsağa zarar veriyor. İncebağırsaktaki villus denen yapıları yok edip, vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin incebağırsak tarafından emilip, kana karışmasını engelliyor. Tam da bu nedenle vitamin, demir eksikliği yaşanıyor. Yediği halde iyi beslenemeyen kişi az gelişiyor, boyu ve kilosu geride kalıyor. Buna bağlı birçok sorun gelişiyor.

Gluten içermeyen besinlerle beslenen bebek ve çocuklar hiçbir problemle karşılaşmıyorlar. Sorun genellikle ek gıdalara geçildiğinde, bebekler glutenli gıdalarla karşılaşmaya başladıklarında kendini hissettirmeye başlıyor. Ekmek, makarna, bisküvi, irmik vs. ile tanışan çocuklarda çölyağın iştahsızlık, ishal, kusma, karın şişliği, ince kol ve bacaklar, büyümede gerilik, boy kısalığı ve huysuzluk gibi tipik belirtileri görülmeye başlıyor. Yetişkin yaşlarda da bu durum yaşam kalitesini ciddi derecede bozabiliyor.

Çölyağın şeker hastalığı, down sendromu, anemi, kısırlık, troid hastalıkları ile birlikte görülme sıklığının yüksek olduğu tespit edilmiş. Son çalışmalara göre glutensiz diyet tedavisi uygulanmayan çocuklarda, şeker hastalığı gelişme riski artıyor.

hurriyet.com.tr
Mesude ERŞAN

15 Mayıs 2010 Cumartesi

İdiyopatik Kronik Ürtiker Bulgularıyla Gelen Çölyak Hastalığı



Çölyak hastalığı, genetik olarak yatkın olan bireylerde, buğdaydaki gluten proteinine karşı, T hücre ilişkili gelişen immün cevap ile karakterize, enflamatuar bir hastalıktır. Klasik olarak büyüme geriliği, ishal, malabsorpsiyon,karın şişkinliği gibi semptomlarla karşımıza çıkar1. Ancak günümüzde gelişmiş immünolojik ve serolojik testlerin daha yaygın kullanılması nedeniyle atipik şekilde çölyak vakaları daha sık görülmekte ve klinikte tanı koyduğumuz çölyak vakalarının buzdağının görünen kısmı olduğunu düşündürmektedir. Tip 1 diyabetes mellitus (tip 1 DM) ve otoimmün tiroidit gibi otoimmün hastalıklarla birlikteliği sıkça gösterilmiştir. Kronik ürtikerin de etiyolojisinde otoimmünite sorumlu tutulmaktadır, bu iki otoimmün hastalığın birlikteliği sık olmasa daliteratürde yer almaktadır. Burada, uzun süredir kronik ürtiker şikayetleri olan ve bu yönde araştırılırken çölyak hastalığı tanısı konulan onbir yaşında bir hasta sunulmuştur.

Vaka Takdimi

Onbir yaşında erkek hasta, beş yıldır ayda 2-3 kez tekrarlayan, gövde ve ekstremitelerinde kaşıntılı, deriden kabarık lezyonlar gelişmesi nedeniyle hastanemize getirildi. Dış merkezlerde birçok kereler antihistaminik tedavisi almış ancak hiçbirinden fayda görmemişti. Vücudundaki kaşıntılı lezyonlar dışında şikayeti yoktu, dudaklarda ödem, ishal, karın ağrısı, karın şişkinliği gibi yakınmaları hiç olmamıştı. Fizik muayenesinde; ağırlık 32.5 kg (25. persentilde), boy 141 cm (25-50. persentilde), gövde ve ekstremitelerde papüler, ürtikeryal lezyonlar vardı, diğer sistem bulguları normaldi.
Tam kan sayımı normal, periferik kan yaymasında eozinofili yoktu. Dışkıda parazit, amip ve giardia antijenleri negatifti, idrar incelemesi, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri, serum elektrolitleri, kan şekeri düzeyi normaldi. Eritrosit sedimentasyon hızı, C-reaktif protein, C3, C4,kantitatif immün globülin düzeyleri normal, IgE 55.7 IU/ml (normal) idi. Serum vitamin B12 ve folat normal, demir 35.5 μg/dl (normali 59-158 μg/dl), demir bağlama kapasitesi 279 μg/ml (normali 245-450 μg/dl), ferritin 5.68 ng/ml (normali 30-400 ng/ml), demir satürasyonu %12.7 bulundu.
Deri prick test ile yabani otlar,aspergillus, yumurta, fındık, kakao ve buğdaya karşı reaksiyon saptandı. Antigliadin (AGA) IgA, IgG ve antiendomisyum (EMA) antikorlarının pozitif bulunması üzerine endoskopik ince bağırsak biyopsisi yapıldı. Histopatolojik olarak total villus atrofisi ve karışık tipte iltihabi hücre infiltrasyonu saptandı (Şekil 1). Glutensiz diyete başladıktan bir ay sonra şikayetlerinin azaldığı iki ay sonra ürtikeryal döküntülerinin tamamen kaybolduğu görüldü, diyetine devam eden hastanın iki yıllık izlemi süresince hiç şikayeti olmadı.



Tartışma


Kronik ürtiker, altı haftadan uzun süreli,hemen her gün olan, beraberinde anjiyoödem de olabilen, ürtikeryal döküntüler şeklinde tanımlanmaktadır2. Etiyolojisi tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. İlk kez 1982’de kronik ürtikerli hastalarda tiroid antikorlarının saptanmasıyla otoimmün mekanizmalarla geliştiği hipotezi daha ön plana çıkmaktadır3.Sonraki çalışmalarda nedeni bilinmeyen bu grubun %30-50’sinde IgE reseptörünün alfa alt ünitesine karşı IgG antikorlarının saptanması hastalığın patogenezinde otoimmünitenin yeri olduğu görüşünü desteklemektedir4,5.

Çölyak hastalığı, gluten intoleransının neden olduğu genetik geçişli enflamatuar bir hastalıktır. Malabsorpsiyon, ishal, karın şişkinliği gibi klasik çölyak semptomlarından başka ekstraintestinal semptomlar ve birçok otoimmün hastalıklarla (tip 1 DM, tiroidit, alopesi) birlikteliği bilinmektedir1. Otoimmün hastalıklar, normal popülasyona göre çölyaklı hastalarda on kat daha fazla görülür. Hem çölyak hem de kronik ürtikerin temelinde otoimmün mekanizmaların rol oynadığı düşünüldüğünde, klinikte ikisinin birlikte görüldüğü olgular sıklıkla beklenebilir.

Ancak umulanın aksine hem klinik pratikte hem de literatürde ikisinin birlikteliği çok değildir.Hautekeete ve arkadaşları6 1987’de çölyak ve kronik ürtiker birlikteliğini ilk tanımladığında,çölyaktaki zedelenmiş mukozanın antijen geçirgenliğini artırmasının, kronik ürtiker patogenezinde rol oynadığını savunmuş ve diyet tedavisi ile kronik ürtikerin düzelmesinin de düzelen mukozal zedelenme nedeniyle antijen geçirgenliğinin azalmasıyla bağlantılı olduğunu ileri sürmüştür. Daha sonra vaka sunumları şeklinde yayımlanan birkaç çalışmada da glutensiz diyetle ürtiker semptomlarının kaybolduğu gözlemlenmiştir7,8. Caminiti ve arkadaşlarının çocuk yaş grubunda yaptıkları vaka kontrollü bir çalışmada, kronik ürtikeri olan 79 hastanın dördünde (%5) çölyak hastalığı saptanmış ve kontrol grubuna göre (%0.67) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Bu hastaların hepsi de glutensiz diyetten kısa sürede fayda görmüş en erken beş, en geç on hafta içinde ürtiker şikayetleri tamamen düzelmiştir.

Endomisyum ve doku transglutaminaz antikorlarının negatifleşmesi altı ile dokuz ay civarında olduğu halde ürtiker semptomları çok daha erken kaybolmuştur. Bizim vakamızda da, bu çalışmada olduğu gibi tipik çölyak semptomları olmayıp, sadece kronik ürtiker nedeniyle yapılan incelemeler sonucunda çölyak hastalığı tanısına gidilmiştir. Büyüme geriliği veya malabsorpsiyon bulguları olmayan hastamızda, sadece demir depolarında azalma tespit edilmiştir.

Glutensiz diyete başlandıktan sonra birinci ayda ürtiker şikayetleri gerilemiş, ikinci ay kontrolünde tamamen kaybolduğu görülmüştür. AGA ve EMA 15. ayda negatifleşmiştir. Literatürdeki diğer vakalarla da uyumlu olarak hastamız glutensiz diyetten fayda görmüştür7-10.
Sonuç olarak, nedeni açıklanamamış kronik ürtiker vakalarında tipik çölyak bulguları olmasa da subklinik çölyak hastalığı olabileceği akla gelmelidir. Tedaviye cevap vermeyen bu kronik ürtiker vakalarının glutensiz diyet ile düzelmesi ve dikkatli bir diyet ile, belki de gelişebilecek diğer otoimmün hastalıkların engellenmesi konulan tanının önemini vurgulamaktadır.

Özet:

Çölyak hastalığı, genetik olarak yatkın bireylerde, glutene karşı gelişen immün cevap sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Klinik spektrumu, klasik malabsorpsiyondan asemptomatik sessiz şekline kadar değişkenlik gösterir.
Tip 1 diyabetes mellitus ve otoimmün tiroidit gibi otoimmün hastalıklarla birlikteliği sıkça gösterilmiştir. Bu durumda, çölyak hastalığıyla idiyopatik kronik ürtiker birlikteliği sık beklenebilir. Ancak literatürde bu vakalar beklenildiği kadar fazla değildir. Yazımızda, beş yıldır kronik ürtiker nedeniyle izlenip sonrasında çölyak tanısı alan bir vaka bildirilmiş ve bu vaka dolayısıyla çölyak hastalığının nadir de olsa ürtiker gibi atipik bulgularla karşımıza çıkabileceği vurgulanmıştır.


Kaynaklar:

1. Rodrigo L. Celiac disease. World J Gastroenterol 2006; 12: 6585-6593.
2. Powell RJ, Du Toit GL, Siddique N, et al. BSACI guidelines for the management of chronic urticaria and angio-oedema. Clin Exp Allergy 2007; 37: 631-650.
3. Leznoff A, Josse RG, Denburg J, Dolovich J. Association of chronic urticaria and angioedema with thyroid autoimmunity. Arch Dermatol 1983; 119: 636-640.
4. Gruber BL, Baeza ML, Marchese MJ, et al. Prevalence and functional role of anti-IgE autoantibodies in urticarial syndromes. J Invest Dermatol 1988; 90: 213-217.
5. Ferrer M, Kaplan AP. Chronic urticaria: what is new, where are we headed. Allergol Immunopathol (Madr) 2007; 35: 57-61.
6. Hautekeete ML, DeClerck LS, Stevens WJ. Chronic urticaria associated with coeliac disease. Lancet 1987; 1: 157.
7. Scala E, Giani M, Pirrotta L, Guerra EC, De Pita O, Puddu P. Urticaria and adult celiac disease. Allergy 1999; 54: 1008-1009.
8. Candelli M, Nista EC, Gabrielli M, et al. Celiac disease and chronic urticaria resolution: a case report. Dig Dis Sci 2004; 49: 1489-1490.
9. Caminiti L, Passalacqua G, Magazzu G, et al. Chronic urticaria and associated coeliac disease in children: a case-control study. Pediatr Allergy Immunol 2005; 16: 428-432.
10. Meneghetti R, Gerarduzzi T, Barbi E, Ventura A. Chronic urticaria and coeliac disease. Arch Dis Child 2004; 89: 293.


Gönül Dinler¹, Ayhan Gazi Kalaycı², Seda Gün³
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 1Pediatri Yardımcı Doçenti, 2Pediatri Profesörü, 3Patoloji Araştırma Görevlisi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2009; 52: 36-38

Glütensiz Gurme Lezzetler

Glütensiz Gurme Lezzetler - Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi İçin Altın Öğütler
Aslıhan Koruyan Sabancı
Glütensiz Yemek Tarifleri

Aslıhan Koruyan Sabancı, sağlıklı beslenmek isteyen lezzet tutkunları için hazırladığı kitabı “Glütensiz Gurme Lezzetler” ile Türk ve dünya mutfağının eşsiz lezzetlerini okuyucularına sunuyor.

Aslıhan Koruyan Sabancı tarafından iki yıl süren yoğun bir çalışma sonucunda kaleme alınan Glütensiz Gurme Lezzetler, Türk mutfağı üzerine hazırlanan, besin analizleri içeren dünyada ve Türkiye'deki ilk glütensiz yemek kitabı olma özelliğini taşıyor. Resimler ile renklendirilmiş 320 sayfadan oluşan kitap Akdeniz Mutfağı’ndan kolay bulunan malzemelerle hazırlanan denenmiş, pratik ve leziz 170 tarif içeriyor. Glütensiz Gurme Lezzetler içerisinde yer alan her tarife özel besin analizi tabloları, vitamin ve mineral değerleri, uzman doktorlar ve beslenme bilimcilerinin hazırlıkları sonucunda okuyuculara sunuluyor.

Aslıhan Koruyan Sabancı Glütensiz Gurme Lezzetler hakkında "Tariflerimi kitap haline getirirken benim gibi gıda duyarlılığı olan kişilerin de merak edebileceği bilgilere kitabımda yer vermek istedim. Çeşitli mutfakların yemek tariflerini sadece glüten duyarlılığı olan kişiler için değil, Akdeniz ve Ege mutfağını seven, sağlıklı beslenmek isteyen herkes için hazırladım. Kitabımın, glüten duyarlılığı olan kişilere, çölyak hastalarına, hasta yakınlarına, çocuk hekimlerine ve gastroenterologların yanısıra yemek pişirmeyi seven yediden yetmişe her ülkeden okuyucuya faydalı olacağını umuyor, tüm okuyucularıma sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum" şeklinde konuştu.

Aslıhan Koruyan Sabancı sözlerine şöyle devam etti: “Kitabı hazırlarken birçok soruya yanıt aradım. Örneğin Çölyak hastalığı, glüten alerjisi ve glüten duyarlılığı arasında ne farklar vardı? Bu hastalıkların belirtileri, tedavi yöntemleri nasıldı? Glüten içeren gıda maddelerinin bir listesi var mıydı? Gıda hassasiyetini yenmek için sağlıklı bir bağışıklık sistemi nasıl oluşturulabilirdi? Tariflerim ve kullandığım gıda malzemeleri sağlıklı beslenmeyi ne kadar destekliyordu?" Bunların yanıtlarını uzmanlar aracılığıyla buldum ve okuyucularıma sunuyorum. Ayrıca besin duyarlılığımın olduğunu öğrendiğimde araştırdığım tüm glütensiz yemek tarifi kitapları "Spelt, tapokya unu, yumurta tozu, badem unu, nohut Unu, patates tozu' gibi ya çok zor bulunan ürünler içeriyor ya da farklı ülkelere ait tariflerden oluşuyordu. Sonunda almış olduğum beslenme ve gastronomi eğitimlerinden, aile büyüklerimizden öğrendiğim tarifleri un, buğday, çavdar içermeden yapmaya başladım. Ayrıca besin duyarlılığında eksik vitamin ve mineralleri dengeleyecek besinleri tüketmek de çok önemli. Ben bu vitamin ve mineralleri doğal yollardan nasıl alacağımızı kendim merak ediyordum. Yediğim her yemeğin bana ne kadar faydası vardı? Bunları da araştırmaya başladım. Bu süreç sonrasında yeni oluşturduğum tarifler ve besin değerlerini bir araya getirerek ‘Glütensiz Gurme Lezzetler’i hayata geçirmeye karar verdim”.



Ağırlıklı olarak Akdeniz ve Ege mutfağının eşsiz lezzetlerini içeren Glütensiz Gurme Lezzetler ile kahvaltı, ana yemek, tatlı ve meyve, içecek ve sorbeler için değişik tariflerle birçok lezzet tatmak mümkün. Kitapta ayrıca, faydalı bilgiler, ev yapımı konserve domates, evde sirke yapımı, aromalı zeytinyağı yapımı gibi pratik tarifler de bulunuyor.




Kitapta yer alan glüten duyarlılığı, glüten alerjisi ve çölyak hastalığı, bağışıklık sistemi (Imun Sistem) ve sağlıklı bir imun sistem için beslenme önerileri konularını İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent Doktor Muazzez Garipağaoğlu bilimsel olarak açıklıyor.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren vitamin ve antioksidanların hangi tariflerde ne kadar olduğunu belirten analizleri hazırlayan Beslenme Bilimcisi Manfred Schimidt ise sunduğu tablolar ile tariflerin toplam karbonhidrat, protein, lif ve yağ içeriklerinin yanısıra folik asit, kalsiyum, magnezyum, çinko, demir, niasin, D, E, A, C, B1, B2 vitaminleri açısından zenginliklerini gösteriyor. Glütensiz Gurme Lezzetler, bilimsel alt yapısı ile sağlıklı mutfakların vazgeçilmezi olmaya adaylığını koyuyor.



NTV yayınlarının basıma hazırladığı Glütensiz Gurme Lezzetler yemek kitabı, Gratis, D&R ve seçkin kitapevlerinde 75 liradan satışa sunulacak. Kitabın İngilizce versiyonu da yaklaşık bir ay sonra piyasaya çıkacak.

Aslıhan Koruyan Sabancı, kitabının satışından elde edilecek gelirin bir kısmını İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji Derneğine bağışlayacak. 


....................................................


Glutensiz Ziyafet


Küçük bir kızken bile yemek yapmayı çok sevdi Aslıhan Sabancı. Amerika'daki öğrencilik zamanlarında da yemek yaptı, etrafındaki herkese Türk mutfağını sevdirdi. Festivallerde satış yaparak birinci oldu. Mutfakta “Belki ileride bir restoran açarım” diyecek kadar iddialı. Ancak aniden, aralarında glütenin de bulunduğu tam 77 çeşit besine alerjisi çıktı. Bir yandan bu durumla boğuştu, bir yandan da Türkiye'nin ilk glütensiz yemek kitabı Glütensiz Gurme Lezzetleri yazdı.

Aslıhan Koruyan Sabancı (38) Sedes Holding'in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Texas A&M Üniversitesi'nde ekonomi okudu, Cornell Üniversitesi'nde işletme mastırı yaptı. Mastır ve sertifikalarının arasında finans, restoran, otel yönetimi ve pazarlama teknikleri var. 2009'da “The China Study” adlı çoksatan kitabın yazarı beslenmebilimcisi Dr. T. Collin Campbell'dan beslenme eğitimi de aldı. Aynı zamanda 1991 Avrupa Güzellik Kraliçesi ama bu ünvan kazandığı pek çok ödülden sadece biri.

Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven Sabancı, 4 yıl önce besin duyarlılığı olduğunu öğrenince kendine bu rahatsızlığı konduramadı, bir süre böyle bir şey yokmuş gibi davrandı. Gözleri kızarmaya, yüzü şişmeye ve hazımsızlık çekmeye başlayınca; aralarında süt ürünleri ve glütenin de bulunduğu tam 77 çeşit besine alerjisi olduğunu kabullenmek durumunda kaldı. Ayrıca gizli şeker teşhisi de konulmuştu.

Sonrasında yoğun bir araştırma yaptı. Glütensiz yemek tarifi kitapları ya spelt, tapokya unu, yumurta tozu, badem unu, nohut unu, patates tozu gibi çok zor bulunan ürünler içeriyor ya da farklı ülkelere ait tariflerden oluşuyordu. İş başa düşünce gastronomi eğitimi ve aile büyüklerinden öğrendiği tariflerle hareket etti. Un, buğday ve çavdar içermeyen yemekler yapmaya başladı. Bu yemekler o kadar başarılı oldu ki; 5,5 ve 7 yaşındaki iki çocuğu ve eşi Demir Sabancı da bu yemeklerden istedi. Yemeklerini davetlerde test etti, kimse glütensiz diyet yemek olduğunu anlamadı. İki hafta sonra da Sabancı'nın şikayetleri geçti zaten. Artık, diyet olmayan yemekleri sadece bazı dost davetlerinde, mecburen ayıp olmasın diye yiyor.

KİTAP BULAMAYINCA KENDİ YAZDI

Kendi yapmaktan zevk aldığı türde bir yemek kitabı bulamadığı için, oturup kendi yazmaya karar verdi Sabancı. Böylece iki yıllık bir çaba sonunda Türkiye'nin ilk glütensiz yemek kitabı “Glütensiz Gurme Lezzetler” ortaya çıktı. 127 fotoğrafla renklendirilmiş 320 sayfalık kitap, Akdeniz Mutfağı'ndan herhangi bir süpermarkette bulunabilecek malzemelerle hazırlanan denenmiş, pratik ve leziz 170 tarif içeriyor. NTV Yayınları'dan çıkan kitabın İngilizce versiyonu da yolda.
“Bu kitabı sadece glüten duyarlılığı olanlara değil; Akdeniz ve Ege mutfağını seven, sağlıklı beslenmek isteyen herkes için hazırladım. Çölyak hastalarına, yakınlarına, çocuk hekimlerine ve gastroenterologların yanı sıra yemek pişirmeyi sevenlere faydalı olacağını umuyorum” diyor.
Çölyak hastalığı, glüten alerjisi ve glüten duyarlılığının farkı gibi konularda çok kafa yordu Sabancı. Hal böyle olunca, beslenmebilimcisi Manfred Schimidt ve İÜ Çocuk Hastalıkları bölümünden Doç. Muazzez Garipağaoğlu'dan da yardım aldı.
Schimidt, her tarife özel besin analizi tabloları hazırladı. Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren vitamin ve antioksidanların tariflerde ne kadar olduğunu belirtti. Garipağaoğlu ise glüten duyarlılığı ve çölyak hastalığını açıkladı.

SİRKE YAPMAYI BİLE ÖĞRETİYOR

Bir bakıma beslenme kitabı da sayılabilir Glütensiz Gurme Lezzetler ama sıkıcı diyet yemeklerden ibaret olduğu sanılmasın. Sucuklu yumurta bile var. Ana yemek, tatlı, içecek ve sorbe tariflerinin yanı sıra konserve domates, sirke ve aromalı zeytinyağının evde nasıl yapılacağını da anlatıyor.
Yemek konusunda iddialı olan Aslıhan Sabancı; “Herkese her şeyi yedirebilirim. Benim çocuğum enginar yemiyor, diye bir şeyi kabul etmiyorum” diyor. Mesela kerevizi öyle bir pişirip sunmuş ki, bu sebzeyi ağzına bile sürmeyen eşi Demir Bey zevkle yemiş. Bu arada çocukları da anneleriyle mutfağa girip yemek pişirmeyi öğreniyor. Kitapta fotoğrafı kullanılan mercimek, çocukların okul projesi olarak pamuklar arasında çimlendirilmiş. Kitabın yemek stilistliğini yapan ünlü şef Mike Norman bile hayatında böyle bir mercimek görmediğini itiraf etmiş.

GLUTEN DUYARLILIĞI VE ÇÖLYAK


Çölyak kısaca ince bağırsak alerjisi. Kalıtsal olarak geçiyor; buğday, arpa ve çavdarda bulunan glüten adlı maddeye duyarlılık sonucu gelişiyor. Ekmek, pasta, kek, tatlı, gofret, çikolata, makarna, bisküvi, simit ve irmikte bulunuyor. Hatta diş macunlarında dolgu malzemesi olarak bile kullanılıyor. Çocukluğun ve ergenliğin herhangi bir döneminde ortaya çıkabilen çölyaka, her yüz kişiden birinde rastlandığı belirtiliyor. Belirtileri ishal, kabızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı, karın şişliği ve beslenme yetersizliğine bağlı gelişim gerilikleri. Teşhis edilemeyen çölyak hastalarında mide, yemek borusu ve bağırsak kanseri riski genel nüfusa göre 15 kat daha fazla.

Yeşim ÇOBANKENT
Hürriyet Pazar



....................................................

Uzmanından Glutensiz Lezzetler

Besin duyarlılığı, besin alerjisi ve çölyak hastalığı... Bu tanımları belki de şimdiye kadar hiç duymadınız. Yumurtaya ya da deniz ürünlerine alerjisi olanları düşünün ya da süt ve süt ürünlerine karşı duyarlılık gösterenleri.

Besin duyarlılığı ya da besin alerjisi olan bu kişiler bazı besinleri tükettiğinde vücutları reaksiyon gösterir. Bir de çölyak hastalığı var. Bu hastalıkta ise kişilerin buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan bir tür protein olan glütene karşı duyarlılığı söz konusu. Yaklaşık üç ay önce ben de bir çölyak hastası olduğumu öğrendim.

O tarihten sonra da bu tanımları tüm detaylarıyla incelemeye başladım. Çölyak hastalığının tek tedavisi glüten içeren besinleri hayatımızın sonuna kadar beslenme rejimimizden çıkarmak yani glütensiz bir diyet. Bu aslında hiç de kolay değil...

Çikolata, bisküvi, makarna, ekmek, pasta asla yenilmemesi gereken besinler arasında akla ilk gelenler. ‘En sevdiklerim’ listesinde yer aldıklarını söylememe sanırım gerek yok...
Mutfakta, ‘aramızda tatsızlık çıkmasın’ diye üzerinde oğlumun, eşimin ve benim adları yazılı nutella kavanozlarının sayısı sonsuza dek 2’ye indi mesela... Bu kadarla kalsa iyi... Bir de katkı maddesi içeren gıdalar yasaklar arasında. Peki geriye ne kalıyor? Bu sorunun cevabını bulmak da kolay değil.
Çünkü hazır gıdaların birçoğu glüten içeriyor. ‘Çölyaklılar ne yiyebilir? Hamur işlerinin, tatlıların yerini ne alabilir’ derken geçtiğimiz hafta ‘Glütensiz Gurme Lezzetler’ adlı bir kitabın tanıtım davetiyesiyle karşılaştım. Sanki bu davet bana gönderilmişti...

Kitabın yazarı dört yıl önce bazı besinlere karşı duyarlı olduğunu öğrenip kendisini yepyeni ve sağlıklı bir beslenme rejiminin içinde bulan Sedes Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aslıhan Koruyan Sabancı. Kitap; Türk mutfağı üzerine hazırlanan, besin analizleri içeren, dünyada ve Türkiye’deki ilk glütensiz yemek kitabı olma özelliği taşıyor.

İki yılda hazırlanan, 320 sayfadan oluşan kitap, Akdeniz ve Ege mutfağından kolay bulunan malzemelerle hazırlanan, denenmiş, pratik ve leziz 170 tarif içeriyor. Kitapta yer alan her tarif özel besin analizi tablosuyla da içerdiği vitamin ve mineraller konusunda okurlara detaylı bilgiler sunuyor.

Kitapta besin duyarlılığı, besin alerjisi, çölyak hastalığı ve sağlıklı bir bağışıklık sistemi (Immun sistem) için beslenme önerileri konuları İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muazzez Garipağaoğlu tarafından açıklanıyor.

Bu arada böyle bir probleminiz olmasa bile glütensiz beslenmenin doğaldan incelme ve kilo verme anlamına geldiğini aklınızın bir köşesinde tutmanızda fayda olabilir.

Glütensiz beslenmenin aynı zamanda sağlıklı bir diyet yapmanın yolu olduğu geçtiğimiz hafta Dr. Mehmet Öz’ün Pazar Postası’ndaki yazısında yer almıştı...
NTV Yayınları’nın basıma hazırladığı ‘Glütensiz Gurme Lezzetler’ kitabı, bu anlamda da dönem dönem el altında tutmanızda fayda olabilir. Gratis, D&R ve seçkin kitabevlerinde 75 TL’den satışa sunulan kitabın İngilizce versiyonu da yaklaşık bir ay sonra piyasada olacak.

Kitabın satışından elde edilecek gelirin bir kısmının İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji Derneği’ne bağışlanacak. İşte kitaptan birkaç pratik tarif...

HABER: AYŞEGÜL SARSAR
agsarsar@posta.com.tr