8 Ocak 2008 Salı

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Çölyak hastalığı bağırsaklarda besin maddelerinin sindiriminin ve emiliminin bozulmasına yol açan bir hastalıktır.

Çölyak hastalığı olan insanlar; buğday, arpa, çavdar ve bir dereceye kadar da yulafta da bulunan bir protein olan 'gluten' e karşı hassasiyet gösterirler. Bu kişiler gluten içeren gıdalarla beslendiklerinde ince bağırsaklarında oluşan immunolojik reaksiyonlar sonucu hücrelerde iltihap ve hasar oluşturur. Oluşan bu hasar sonrasında besin maddelerinin sindirimi ve emilimi bozulacağından, ishal ve zamanla vücutta bazı maddelerin eksikliği ortaya çıkar.

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır ve hastaların yüzde10 kadarında ailede çölyak hastalığı olan başka bireyler vardır. Çift yumurta ikizlerinde yüzde30 oranında görülürken, tek yumurta ikizlerinde görülme oranı yüzde70'tir.

Bazı viral enfeksiyonlar ve stres durumları hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir. Her yaşta ortaya çıkarsa da 8-12 aylık çocuklarda ve 30-40 yaş aralığında daha sıktır. İleri yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. "Latent" veya "sessiz çölyak" hastalığı ise, bu hastalığa ait tipik bulguların olmadığı fakat kalıtsal yatkınlığı olan hastalar için kullanılan bir terimdir.  Bu hastalarda zamanla çölyak hastalığı yerleşir.


Belirtileri nelerdir?
Emilim ve sindirim bozukluğunun derecesine bağlı olarak Çölyak hastalığı çocuklarda ve erişkinlerde farklı belirtilerle kendini gösterir. Çocuklarda gelişme ve büyüme geriliği çölyak hastalığının erken bulgusu olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, huysuzluk, uyuklama, davranış bozuklukları ve okulda başarısızlık görülebilecek diğer belirtilerdir. Bulguların ortaya çıkması ve şiddetlenmesi yıllar sürebilir. Çölyak hastalığı erişkinlerde genellikle 30-40 yaş civarında ortaya çıkarsa da daha ileri yaşlarda da görülebilir. Hastalıklı kişilerde belirtiler iki şekilde kendini gösterir:

Emilim bozukluğuna bağlı olanlar
Besin, mineral ve vitamin eksikliğine bağlı olanlardır.
Hastalarda temel besin kaynakları olan; protein, karbonhidrat ve yağ emilimi bozulmuştur ve en ciddi emilimi bozulan ise yağlardır.  Yağ emiliminin bozulması sonucu hastalarda ishal ve şişkinlik şikayetleri ortaya çıkabilir. Karbon hidrat emilim bozukluğu sonucu ise hastalarda laktoz intoleransı ortaya çıkar, bu durum sütlü yiyecekler sonrası hastalarda karın ağrısı ve şişkinlik gibi şikayetlere neden olabilir.
Hastalarda beslenme bozukluğu, vitamin ve mineral yetersizliğine bağlı olarak;
Zayıflama ve ödem
Kansızlık (demir ve B12 vitamin eksikliği)
Kemik erimesi (osteoporoz)
Kolay çürüme (K vitamin eksikliği)
Sinir hasarı =periferik nöropati (B12 ve B1 vitamin eksikliği)
Kısırlık (adet bozukluğu, düşükler)
Kas güçsüzlüğü (potasyum, magnezyum yetersizliği)
Saç dökülmesi
İştahsızlıktır.

Teşhis ve tedavisi:
Çölyak hastalığından şüphelenildiğinde, ayrıntılı bir muayeneden sonra bazı kan ve dışkı testleri istenir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein, kolesterol, B12 vitamini, A vitamini, folik asit ve demir gibi bu hastalıkta vücutta eksilebilecek bazı maddelerin kandaki seviyelerinin ölçülmesi, tam kan sayımının yapılması ve iltihap belirteçlerinin kontrol edilmesi yanında; çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan bazı testlerin de yapılması gerekir. Çölyak hastalığının tanısında mutlaka yapılması gereken bir diğer inceleme, ince bağırsak mukoza biyopsisidir. Özellikle belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, kansızlık, gece terlemeleri ve kanama gibi bulguları olan hastalarda bu incelemelerin yapılması ve gerektiğinde bilgisayarlı batın tomografisi gibi başka görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekebilir.  Erken dönemde teşhis edilmediğinde çölyak hastalığı ciddi problemlere yol açabilir. Yukarıda tarif edilen bulgulara benzer şikayetleri veya ailesinde çölyak hastalığı öyküsü olanların bir iç hastalıkları uzmanı veya gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerekir. Çölyak hastalığı olanların yüzde10 kadarında; anne, baba, kardeş veya çocuklarında da aynı hastalık görülebilir. Gebelik döneminde kansızlığı belirgin ölçüde şiddetlenen kadınların çölyak hastalığı yönünden araştırılması gerekir.

Çölyak hastalığında tedavinin temelini sıkı bir glutensiz diyet uygulanması oluşturur. Bu amaçla gluten içeren tahıl ürünleri (buğday, arpa ve çavdar) kullanılarak yapılan gıda maddelerinin kesinlikle yenmemesi gerekir. Pirinç, mısır, patates ve soya unundan yapılmış ürünler yenilebilir.  Meyve, sebze, yumurta ve et ürünlerinin yenmesinde sakınca yoktur.

Gluten içermeyen bir diyetin uygulanması normal beslenmeye göre daha pahalı, güç ve sıkıcı olabilir. Bu nedenle kesin tanı konulmadan bu tür bir diyetin uygulanması tavsiye edilmez. Bu hastalarda laktoz eksikliği (laktoz intoleransı) de olabildiğinden başlangıçta süt ve sütlü gıdaların alınmaması önerilir.

Glutensiz diyete başlanmasından günler sonra şikayetlerde azalma görülmeye başlar. Şikayetlerin tamamıyla ortadan kalkmasına rağmen bağırsak mukozasının tamam olarak iyileşmesi bazen 2 yıl kadar sürebilirse de bağırsak mukozasındaki iyileşme genellikle 3-6 ay içinde gerçekleşir.

Çölyak hastalığında ilaç tedavisi yoktur
Sıkı bir glutensiz diyet uygulayan hastalarda hastalık genelde iyi bir gidiş gösterir.  Tedavi edilmeyen vakalarda uzun dönemde (20-30 yıl) ortaya çıkabilecek ciddi bir hastalıklar arasında;  ince bağırsak lenfoması, ince bağırsak ülserleri ve kollajenöz çölyak hastalığı sayılabilir. Sıkı diyet ile kansere dönüşüm engellenebilir.

Prof. Dr. Yavuz Baykal
Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü

Kaynak:
hurriyet.com.tr

Tedavisi olmayan hastalık: Çölyak

Tedavisi olmayan hastalık: Çölyak

Tahıllarda bulunan gluten maddesinin yol açtığı çölyak hastalığının bebeklik çağında, erken teşhis edilmesi gerekiyor.

Genetik kökenli hastalığın tedavisi bulunmuyor, uygulanan yöntem ise ömür boyu gluten diyeti.

Alman Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dicle İnanç, hastalıkla ilgili bilgi verdi:

"Çölyak, genetik kökenli bir hastalıktır. Bu hastalık buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahıllarda bulunan ve pek çok gıdada (bisküvi, reçel gibi) kıvam verici madde olarak kullanılan, gluten adlı proteine karşı ince bağırsakta gelişen ve ömür boyu süren bir alerjidir.

Ağızdan alınan tüm gıdalar ince bağırsakta bulunan villus çıkıntıları ile emilerek kana karışır. Çölyak hastalığında gluten maddesi villusları harap ettiğinden, vücut için gerekli olan besin maddeleri bağırsaktan emilemez.

Gluten alerjisi, genetik olarak belirlenmiş kişilerde hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Avrupa ülkelerinde yaklaşık her bin kişiden birinde çölyak belirtileri görülmektedir. Her 200-250 kişiden biri çölyak olmasına rağmen belirti vermeyebilir."

Belirtiler ek gıdalarla ortaya çıkıyor

Dr. Dicle İnanç, bebeklik çağında genellikle glutenli yiyecekler yenilmeye başladıktan sonra özellikle altıncı ayda başlanan ek gıdalarla kusma, ishal, karın şişkinliği, karın ağrısı, iştahsızlık, huysuzluk, kilo alamama, büyümede gerilik ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtiler görülebildiğini de anlattı:

"Bazen sadece kabızlık tek belirti olabilir. Gebelikte veya bir ameliyat sonrası, viral enfeksiyon ya da duygusal bir stres sonucunda ortaya çıkabilir. Özellikle çocukluk çağında sebebi açıklanamamış ve ağızdan alınan demir takviyesiyle düzelmeyen kansızlıkta bu hastalık mutlaka akla gelmelidir.

Teşhisi zor hastalıklardan olan çölyakta en önemli nokta, bu hastalıktan şüphelenmek ve erken yaşta tanıyı koyabilmektir. Çünkü bu hastalığın belirtileri pek çok hastalıkla karışabilmektedir.

Çölyak’ın kesin tanısı, ancak yapılacak kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile konabilir. Genetik bir hastalık olduğu için ailesinde çölyak vakası olanların, şikayeti olmasa da mutlaka doktora başvurmaları ve gerekli kontrolleri yaptırmaları gerekmektedir."

Tek çözüm glutensiz bir hayat

Uyulması gereken tek tedavi yöntemi ise ömür boyu glutensiz diyet uygulamak.

Dr. Dicle İnanç, diyet uygulanmaya başladıktan kısa bir süre sonra bağırsaktaki zarar görmüş villuslar yenilenip, gıda emiliminin gerçekleştiğini ve şikâyetlerin ortadan kalktığını söyledi.

İnanç, diyetle birlikte büyüme ve gelişmenin hızlandığını da anlattı:

"Bu hastaların glutenli gıdaları kesinlikle tüketmemeleri gerekir ve bu durum  bir yaşam biçimi olmalıdır. Çölyaklı çocukların dışarıda satılan gıdalara özenmelerini önlemek için bu gıdalar evde hazırlamalı.

Çölyak hastaları için özel üretilmiş un, ekmek, makarna, kek, gofret ve bisküvi gibi gıdalar ülkemizde bazı marketlerde yaygın olmayarak bulunmaktadır.

Buğday, arpa, yulaf ve çavdar yerine pirinç, mısır unu, patates, nohut, mercimek, kestane, soya, fasulye, fındık gibi besinleri ve bu besinlerden elde edilen un ve nişastalar tercih edilmelidir. Etiketinde 'glutensiz' ibaresi olan tüm gıdaları çölyak hastaları yiyebilir.

Doktora danışılarak vitamin ve mineral (özellikle demir) kullanmaları gereklidir.

Glutensiz diyet uygulanmadığı taktirde, arada yapılan kaçamaklar bağırsak kanseri, kemik erimesi, diyabet, çocuklarda büyüme gelişme geriliği, ağır kansızlığa yol açabilir."

Kaynak: cnnturk.com