15 Kasım 2008 Cumartesi

Glutensiz Yaşam

Dilara Koçak / bilgi@mezurasaglik.com.tr

Çölyak hastalığı, tahıllardaki ‘gluten’ adlı proteine karşı ince bağırsakta görülen hassasiyettir. Tedavi sürecinde gluten içeren ürünler diyetten çıkarılır

Çölyak hastalığı bir ince bağırsak alerjisidir. Bu alerji; buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahılların içinde bulunan “gluten” ismi verilen proteine karşı ince barsağın ömür boyu sürecek bir hassasiyet göstermesi olarak tanımlanır. Besin öğeleri ince bağırsaktaki villus çıkıntıları sayesinde emilir. Ancak glutene karşı alerjisi olan kişilerin ince bağırsağında “gluten” bu villuslara zarar verir ve vücut için gerekli olan besin öğeleri ince bağırsaktan emilemez. İşte bu alerji “Çölyak”tır...


Glutene geçit yok

Hastalık bazı bireylerde yıllarca hiç belirti vermez veya çok hafif seyreder. Kişi çölyaklı bir hasta olduğunu uzun süre fark etmeyebilir. Hastalık tipik belirtilerle başlayabileceği gibi çok hafif belirtilerle de seyredebilir. Çölyak hastalığı olan çocuklarda özellikle karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, enfeksiyonlarda artış ve gelişme geriliği görülür. Dışkı yağlı, genellikle sulu ve kötü kokuludur. Diyete dikkat edilmezse; çocukların gelişimi durabilir, özellikle bazılarında anemi gelişir ve cilt problemleri ortaya çıkar.

Tedavide gluten içeren tüm ürünlerin diyetten çıkarılması gerekir. Glutenin diyetten çıkarılması ile hastalığın belirtilerinde kısa süre içinde gerileme gözlenir. İnce bağırsaktaki histolojik bozuklukların düzelmesi ise bir kaç aydan önce olmaz. Eğer iyileşme gözlenmezse ya diyet tam olarak yapılmıyor ya da hastalığın tanısı yanlış konulmuş demektir.

Ekmek, makarna, bisküvi, kek, kraker, pasta, irmik, birçok tahıl gevreği çeşidinde gluten bulunur. Bu nedenle diyette buğday, çavdar ve arpa ile yapılan her türlü yiyecek diyetten çıkartılır. Diyette tahıl grubundan mısır ve pirinçten yapılan yiyecekler tercih edilir.  Bununla birlikte, piyasada glutensiz unlar ve glutensiz ürünler de bulunmaktadır. Çölyak hastalarına yol gösterici olması açısından Çölyak ile ilgili dernekler de kurulmuştur (Bilgi için: www.colyak.org.tr).
Çölyak tedavisinde yulaf tüketimi hâlâ soru işaretli durumdadır.  Bu nedenle koruma amaçlı günde 50 gr’dan fazla yulaf tüketme-meye dikkat edilmelidir.

Kaynak : milliyet.com.tr

13 Kasım 2008 Perşembe

Çölyak hastalığı tüberküloz riskini artırıyor

Çölyak hastalığı tüberküloz riskini artırıyor 

Halk arasında ince bağırsak alerjisi olarak bilinen çölyak hastalığı, tüberküloza yakalanma riskini artırıyor.

Uluslararası sağlık dergisi 'Thorax'ta yayımlanan yeni bir çalışmada, yetişkin dönemlerinde çölyak hastalığı teşhisi konulanların, aktif tüberküloz enfeksiyonu geliştirme riskinin diğer kişilere göre dört kat daha fazla olduğu belirtildi.

Hastalığa çocukken yakalananlarda ise bu risk üç kat.

İsveç Orebro Üniversite Hastanesi'nde gerçekleştirilen ve 14 bin çölyak hastası ile hasta olmayan 70 bin kişinin karşılaştırıldığı çalışmada, tüberkülozun önce teşhis edilmesinin, çölyak hastalığı riskini neredeyse ikiye katladığı sonucuna ulaşıldı.

Araştırmacılar, 'gluten intoleransı' olarak da bilinen çölyak ve tüberküloz arasındaki ilişkinin, D vitamini ve kalsiyumun az alınmasına bağlı olabileceği belirtti.

Araştırmacılara göre bu ilişki, çölyak hastalarında görülen sindirim bozukluğu ve gluten içermeyen bir diyetin yolaçtığı besin yetersizliğinden de kaynaklanıyor.

D vitamininin, tüberküloz enfeksiyonuna karşı bağışıklık sisteminin verdiği mücadelede önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.
  
Çölyak hastalığı, tahıllarda bulunan gluten maddesine karşı oluşan kronik bir reaksiyon olarak tanımlanıyor.


Kaynak: cnnturk.com

16 Haziran 2008 Pazartesi

Çölyak ve fenilketonüri hastalarına müjde

Çölyak ve fenilketonüri hastalarına müjde

İstanbul Halk Ekmek Fabrikası, fenilketonüri ve çölyak hastaları için glutensiz ekmek, un ve tuzlu kuru pastanın ardından ürettiği çikolata damlalı ve fındıklı kurabiyesini Konya'da açılan fuarda tanıtıyor.

İstanbul Halk Ekmek Fabrikası AŞ Genel Müdür Yardımcısı Ahmet İlbar, 4'üncü Belediye İhtiyaçları Fuarı'nın düzenlendiği Konya'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de fenilketonüri ve çölyak hastaları için gıda ürünü üretiminin kısıtlı olduğunu genelde ithal yoluyla karşılandığını söyledi.

Fenilketonüri hastalığının, fenilalanin adlı bir aminoasidin vücutta sindirilememesi sonucu kanda ve diğer vücut sıvılarında biriken fenilalanin ve artıklarının, beyinde zarara yol açması olarak tanımlanabileceğini ifade eden İlbar, "Çölyak ise bir ince bağırsak hastalığıdır. Buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahılların içinde bulunan gluten adlı proteine karşı ince bağırsağın ömür boyu sürecek bir hassasiyet göstermesi olarak tanımlanır" dedi.

Avrupa'ya oranla Türkiye'de daha fazla olan çölyak ve fenilketonüri hastalarının sayısının 15 bin civarında olduğunu dile getiren İlbar, her bir hastanın yılda 104 kilogram glutensuz un kullandığı düşünülürse, glutensiz undan dolayı yaklaşık 15 milyon dolarlık harcama yapıldığının ortaya çıkacağını bildirdi.

Ülke ekonomisi ve bu hastaların sağlığı için İstanbul Halk Ekmek Fabrikası olarak 1990'lı yılların ortalarından itibaren glutensiz ekmek üretimine geçtiklerini anlatan İlbar, şunları kaydetti:

"Ardından glutensiz un üretimine geçtik. Türkiye'de üretilen ve ithal gelen benzer ürünler var, ancak biz biraz daha özelini üretiyoruz. Genellikle çölyak hastalarına yönelik üretilenler oluyor. Bizim ürettiklerimizi hem çölyak hem de fenilketonüri hastaları da tüketebiliyor. Bir süre önce hastaların da hakkı olduğu düşüncesiyle glutensiz tuzlu kuru pasta ürettik. Kısıtlı üretilse de hastaların biraz olsun sorunlarına çözüm bulmak sevindirici."

Kurabiye üretildi makarna yolda

Son ürünlerinin ise glutensiz çikolata damlalı ve fındıklı tatlı kurabiye olduğunu ifade eden İlbar, 1 yıla yaklaşan Ar-Ge çalışmalarının ardından üretilen ürünü Konya'da tanıtmaya başladıklarını, İstanbul'da tanıtım için özel bir program düzenleyeceklerini bildirdi.

İlbar, Türkiye'de henüz üretilmeyen makarna üzerine çalışmalara başladıklarını belirterek, "Fenilketonüri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile ortaklaşa özel bir makarna için çalışıyoruz. Çölyak ve fenilketonüri hastaları için de bu özel ürünü, çalışmalarını tamamlayıp piyasaya sunacağız" dedi.

İlbar, glutensiz ekmek ve tuzlu kuru pastaların Türkiye genelinde eczanelerde satışına yönelik izinlerinin henüz çıkmadığını Sağlık Bakanlığında onay beklediğini ifade ederek, onaylanması durumunda hastaların daha sağlıklı bu yerli ürünlere kolayca ulaşabileceğini bildirdi.

8 Ocak 2008 Salı

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Çölyak hastalığı bağırsaklarda besin maddelerinin sindiriminin ve emiliminin bozulmasına yol açan bir hastalıktır.

Çölyak hastalığı olan insanlar; buğday, arpa, çavdar ve bir dereceye kadar da yulafta da bulunan bir protein olan 'gluten' e karşı hassasiyet gösterirler. Bu kişiler gluten içeren gıdalarla beslendiklerinde ince bağırsaklarında oluşan immunolojik reaksiyonlar sonucu hücrelerde iltihap ve hasar oluşturur. Oluşan bu hasar sonrasında besin maddelerinin sindirimi ve emilimi bozulacağından, ishal ve zamanla vücutta bazı maddelerin eksikliği ortaya çıkar.

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır ve hastaların yüzde10 kadarında ailede çölyak hastalığı olan başka bireyler vardır. Çift yumurta ikizlerinde yüzde30 oranında görülürken, tek yumurta ikizlerinde görülme oranı yüzde70'tir.

Bazı viral enfeksiyonlar ve stres durumları hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir. Her yaşta ortaya çıkarsa da 8-12 aylık çocuklarda ve 30-40 yaş aralığında daha sıktır. İleri yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. "Latent" veya "sessiz çölyak" hastalığı ise, bu hastalığa ait tipik bulguların olmadığı fakat kalıtsal yatkınlığı olan hastalar için kullanılan bir terimdir.  Bu hastalarda zamanla çölyak hastalığı yerleşir.


Belirtileri nelerdir?
Emilim ve sindirim bozukluğunun derecesine bağlı olarak Çölyak hastalığı çocuklarda ve erişkinlerde farklı belirtilerle kendini gösterir. Çocuklarda gelişme ve büyüme geriliği çölyak hastalığının erken bulgusu olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, huysuzluk, uyuklama, davranış bozuklukları ve okulda başarısızlık görülebilecek diğer belirtilerdir. Bulguların ortaya çıkması ve şiddetlenmesi yıllar sürebilir. Çölyak hastalığı erişkinlerde genellikle 30-40 yaş civarında ortaya çıkarsa da daha ileri yaşlarda da görülebilir. Hastalıklı kişilerde belirtiler iki şekilde kendini gösterir:

Emilim bozukluğuna bağlı olanlar
Besin, mineral ve vitamin eksikliğine bağlı olanlardır.
Hastalarda temel besin kaynakları olan; protein, karbonhidrat ve yağ emilimi bozulmuştur ve en ciddi emilimi bozulan ise yağlardır.  Yağ emiliminin bozulması sonucu hastalarda ishal ve şişkinlik şikayetleri ortaya çıkabilir. Karbon hidrat emilim bozukluğu sonucu ise hastalarda laktoz intoleransı ortaya çıkar, bu durum sütlü yiyecekler sonrası hastalarda karın ağrısı ve şişkinlik gibi şikayetlere neden olabilir.
Hastalarda beslenme bozukluğu, vitamin ve mineral yetersizliğine bağlı olarak;
Zayıflama ve ödem
Kansızlık (demir ve B12 vitamin eksikliği)
Kemik erimesi (osteoporoz)
Kolay çürüme (K vitamin eksikliği)
Sinir hasarı =periferik nöropati (B12 ve B1 vitamin eksikliği)
Kısırlık (adet bozukluğu, düşükler)
Kas güçsüzlüğü (potasyum, magnezyum yetersizliği)
Saç dökülmesi
İştahsızlıktır.

Teşhis ve tedavisi:
Çölyak hastalığından şüphelenildiğinde, ayrıntılı bir muayeneden sonra bazı kan ve dışkı testleri istenir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein, kolesterol, B12 vitamini, A vitamini, folik asit ve demir gibi bu hastalıkta vücutta eksilebilecek bazı maddelerin kandaki seviyelerinin ölçülmesi, tam kan sayımının yapılması ve iltihap belirteçlerinin kontrol edilmesi yanında; çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan bazı testlerin de yapılması gerekir. Çölyak hastalığının tanısında mutlaka yapılması gereken bir diğer inceleme, ince bağırsak mukoza biyopsisidir. Özellikle belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, kansızlık, gece terlemeleri ve kanama gibi bulguları olan hastalarda bu incelemelerin yapılması ve gerektiğinde bilgisayarlı batın tomografisi gibi başka görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekebilir.  Erken dönemde teşhis edilmediğinde çölyak hastalığı ciddi problemlere yol açabilir. Yukarıda tarif edilen bulgulara benzer şikayetleri veya ailesinde çölyak hastalığı öyküsü olanların bir iç hastalıkları uzmanı veya gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerekir. Çölyak hastalığı olanların yüzde10 kadarında; anne, baba, kardeş veya çocuklarında da aynı hastalık görülebilir. Gebelik döneminde kansızlığı belirgin ölçüde şiddetlenen kadınların çölyak hastalığı yönünden araştırılması gerekir.

Çölyak hastalığında tedavinin temelini sıkı bir glutensiz diyet uygulanması oluşturur. Bu amaçla gluten içeren tahıl ürünleri (buğday, arpa ve çavdar) kullanılarak yapılan gıda maddelerinin kesinlikle yenmemesi gerekir. Pirinç, mısır, patates ve soya unundan yapılmış ürünler yenilebilir.  Meyve, sebze, yumurta ve et ürünlerinin yenmesinde sakınca yoktur.

Gluten içermeyen bir diyetin uygulanması normal beslenmeye göre daha pahalı, güç ve sıkıcı olabilir. Bu nedenle kesin tanı konulmadan bu tür bir diyetin uygulanması tavsiye edilmez. Bu hastalarda laktoz eksikliği (laktoz intoleransı) de olabildiğinden başlangıçta süt ve sütlü gıdaların alınmaması önerilir.

Glutensiz diyete başlanmasından günler sonra şikayetlerde azalma görülmeye başlar. Şikayetlerin tamamıyla ortadan kalkmasına rağmen bağırsak mukozasının tamam olarak iyileşmesi bazen 2 yıl kadar sürebilirse de bağırsak mukozasındaki iyileşme genellikle 3-6 ay içinde gerçekleşir.

Çölyak hastalığında ilaç tedavisi yoktur
Sıkı bir glutensiz diyet uygulayan hastalarda hastalık genelde iyi bir gidiş gösterir.  Tedavi edilmeyen vakalarda uzun dönemde (20-30 yıl) ortaya çıkabilecek ciddi bir hastalıklar arasında;  ince bağırsak lenfoması, ince bağırsak ülserleri ve kollajenöz çölyak hastalığı sayılabilir. Sıkı diyet ile kansere dönüşüm engellenebilir.

Prof. Dr. Yavuz Baykal
Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü

Kaynak:
hurriyet.com.tr

Tedavisi olmayan hastalık: Çölyak

Tedavisi olmayan hastalık: Çölyak

Tahıllarda bulunan gluten maddesinin yol açtığı çölyak hastalığının bebeklik çağında, erken teşhis edilmesi gerekiyor.

Genetik kökenli hastalığın tedavisi bulunmuyor, uygulanan yöntem ise ömür boyu gluten diyeti.

Alman Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dicle İnanç, hastalıkla ilgili bilgi verdi:

"Çölyak, genetik kökenli bir hastalıktır. Bu hastalık buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahıllarda bulunan ve pek çok gıdada (bisküvi, reçel gibi) kıvam verici madde olarak kullanılan, gluten adlı proteine karşı ince bağırsakta gelişen ve ömür boyu süren bir alerjidir.

Ağızdan alınan tüm gıdalar ince bağırsakta bulunan villus çıkıntıları ile emilerek kana karışır. Çölyak hastalığında gluten maddesi villusları harap ettiğinden, vücut için gerekli olan besin maddeleri bağırsaktan emilemez.

Gluten alerjisi, genetik olarak belirlenmiş kişilerde hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Avrupa ülkelerinde yaklaşık her bin kişiden birinde çölyak belirtileri görülmektedir. Her 200-250 kişiden biri çölyak olmasına rağmen belirti vermeyebilir."

Belirtiler ek gıdalarla ortaya çıkıyor

Dr. Dicle İnanç, bebeklik çağında genellikle glutenli yiyecekler yenilmeye başladıktan sonra özellikle altıncı ayda başlanan ek gıdalarla kusma, ishal, karın şişkinliği, karın ağrısı, iştahsızlık, huysuzluk, kilo alamama, büyümede gerilik ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtiler görülebildiğini de anlattı:

"Bazen sadece kabızlık tek belirti olabilir. Gebelikte veya bir ameliyat sonrası, viral enfeksiyon ya da duygusal bir stres sonucunda ortaya çıkabilir. Özellikle çocukluk çağında sebebi açıklanamamış ve ağızdan alınan demir takviyesiyle düzelmeyen kansızlıkta bu hastalık mutlaka akla gelmelidir.

Teşhisi zor hastalıklardan olan çölyakta en önemli nokta, bu hastalıktan şüphelenmek ve erken yaşta tanıyı koyabilmektir. Çünkü bu hastalığın belirtileri pek çok hastalıkla karışabilmektedir.

Çölyak’ın kesin tanısı, ancak yapılacak kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile konabilir. Genetik bir hastalık olduğu için ailesinde çölyak vakası olanların, şikayeti olmasa da mutlaka doktora başvurmaları ve gerekli kontrolleri yaptırmaları gerekmektedir."

Tek çözüm glutensiz bir hayat

Uyulması gereken tek tedavi yöntemi ise ömür boyu glutensiz diyet uygulamak.

Dr. Dicle İnanç, diyet uygulanmaya başladıktan kısa bir süre sonra bağırsaktaki zarar görmüş villuslar yenilenip, gıda emiliminin gerçekleştiğini ve şikâyetlerin ortadan kalktığını söyledi.

İnanç, diyetle birlikte büyüme ve gelişmenin hızlandığını da anlattı:

"Bu hastaların glutenli gıdaları kesinlikle tüketmemeleri gerekir ve bu durum  bir yaşam biçimi olmalıdır. Çölyaklı çocukların dışarıda satılan gıdalara özenmelerini önlemek için bu gıdalar evde hazırlamalı.

Çölyak hastaları için özel üretilmiş un, ekmek, makarna, kek, gofret ve bisküvi gibi gıdalar ülkemizde bazı marketlerde yaygın olmayarak bulunmaktadır.

Buğday, arpa, yulaf ve çavdar yerine pirinç, mısır unu, patates, nohut, mercimek, kestane, soya, fasulye, fındık gibi besinleri ve bu besinlerden elde edilen un ve nişastalar tercih edilmelidir. Etiketinde 'glutensiz' ibaresi olan tüm gıdaları çölyak hastaları yiyebilir.

Doktora danışılarak vitamin ve mineral (özellikle demir) kullanmaları gereklidir.

Glutensiz diyet uygulanmadığı taktirde, arada yapılan kaçamaklar bağırsak kanseri, kemik erimesi, diyabet, çocuklarda büyüme gelişme geriliği, ağır kansızlığa yol açabilir."

Kaynak: cnnturk.com